Dr.İbrahim Saraçoğlu ms formülü

MS FORMÜLÜ
MS hastaları ve MS’e karşı önleyici olan bitki Anadolu buğdayıdır. Yarım litre suya bir avuç buğday atılır ve 6–7 dakika haşlanır. Daha sonra ılımaya bırakıp yarısını sabah kahvaltısından sonra diğer yarısını da öğlen aç karnına içeceksiniz




MS FORMÜLÜ
MS hastaları ve MS’e karşı önleyici olan bitki Anadolu buğdayıdır. Yarım litre suya bir avuç buğday atılır ve 6–7 dakika haşlanır. Daha sonra ılımaya bırakıp yarısını sabah kahvaltısından sonra diğer yarısını da öğlen aç karnına içeceksiniz





Ask ve Seks Sagligi Getiriyor

Bu cinsellik ile ilgili makalemiz herkesi yakindan ilgilendiriyor. Asagida yer alan cinsel sağlık bilgileri makalesi kisaca sunu soyluyor:

Aşk+Seks=Sağlık

Marmara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ferruh Şimşek, sevgiyle yaşanan cinselliğin mutluluk hormonlar




Bu cinsellik ile ilgili makalemiz herkesi yakindan ilgilendiriyor. Asagida yer alan cinsel sağlık bilgileri makalesi kisaca sunu soyluyor:

Aşk+Seks=Sağlık

Marmara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ferruh Şimşek, sevgiyle yaşanan cinselliğin mutluluk hormonlarını harekete geçirerek vücuda sayısız fayda sağladığını dile getirdi. Cinsel ilişkinin her bedensel fonksiyon gibi eksiksiz ve doğru olması gerektiğini belirten Şimşek, cinsel rahatsızlıkları olanları bunun bir sağlık sorunu olduğu bilinciyle hekimlere başvurmaya çağırdı.

İşte cinsellik ve sağladığı yararlar:

• Kasları gevşetir: Cinsel ilişkide doyum sağlandıktan sonra, bütün vücutta fiziksel ve ruhsal tatmin, rahatlık duygusu oluşur. Orgazm sonrası yaşanacak rahatlama, belirgin farklılıklarla ortaya çıkar.

• Kan dolaşımını artırır: Cinsellik vücut için efordur. Aynı iki kat merdiven çıkmak ya da hafif bir egzersiz yapmak gibidir. Vücut daha fazla efor harcar. Kalp atışları hızlanır.




• Mutluluk verir: Mutluluk veren hormonların salgılanmasına neden olur. Endorfin, serotonin ve dopamin hormonları coşkuya yol açar.

• Acıları azaltır: cinsel ilişkinin gevşetici etkisi, kas çekilmelerinde meydana gelen acıları da hafifletir.

• Formda hissettirir: Doygunluk, rahatlama ve sevginin bir sonucu olduğu için bedensel ve ruhsal katkısı vardır. Sevgiyle ve doygunlukla yapılan Cinsellik formda hissettirir.

• Olumlu düşünmeyi sağlar: Orgazm sonucu serbest kalan enerji, olumsuz düşünceleri önleyip, olumlu bir bakış açısı verir.

• Adeti düzenler: Düzgün bir cinsel hayat hormonal dengeyi korur ve adetin düzenli olmasını sağlar. Düzenli orgazm yaşayan kadınlar kanlarındaki endorfin miktarından dolayı düzenli ve ağrısız adet görürler.
Her anne bebeğini emzirebilir. Tabii ki, çalışan anneler de… Annelerin bebeklerini uzun süre ve sağlıklı bir şekilde emzirebilmeleri için yapılması gerekenleri Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Hilda Çerçi Özkan’a sorduk… İşte, size iş hayatına ba



Her anne bebeğini emzirebilir. Tabii ki, çalışan anneler de… Annelerin bebeklerini uzun süre ve sağlıklı bir şekilde emzirebilmeleri için yapılması gerekenleri Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Hilda Çerçi Özkan’a sorduk… İşte, size iş hayatına başladığınızda da bebeğinizi emzirebilmenin püf noktaları…


Emzirme, anne ile bebeğin baş başa kalabildiği, gözleri ile konuşabildiği çok özel bir süreçtir. Bebek ile en yakın temas, emzirme ile sağlanabilmektedir. Mükemmel ve eşsiz bir besin içeriğine sahip olan anne sütü, aynı zamanda bebeğin mikrobik hastalıklardan korunmasında önemli rol oynar. Son yıllarda yapılan çalışmalar, emzirmenin bebeğin beyin gelişimini desteklediğini; obezite, diyabet gibi hastalık risklerini de azalttığını göstermektedir.


Emziren annelerde doğum sonrası kanamalar daha az olmakta; meme ve yumurtalık kanseri, kemik erimesi gibi hastalıklar da daha az oranda görülmektedir. Başarılı bir emzirme süreci için doğru bir başlangıç yapılması çok önemlidir. Bebeğini besleyebilme içgüdüsü, bazen annelerde yoğun bir kaygıyı da beraberinde getirir. Bu dönemde anneye güven telkin etmek, olumsuz düşüncelerden uzaklaştırmak ve destek olmak çok önemlidir.


BAŞARILI BİR EMZİRME İÇİN:• Anneler, kendilerini psikolojik olarak emzirmeye hazırlamalı, emzirmenin bir sabır işi olduğunu bilmelidir.

• Sütün gelmesini beklemeden, bebek doğar doğmaz ilk yarım saat içerisinde emzirmeye başlanmalıdır. Bu sürede bebeğe kesinlikle şekerli su verilmemelidir.

• Doğumdan itibaren her ağlama ya da süt isteme durumunda, saat sınırlaması olmaksızın bebekler emzirilmelidir. İlk haftalarda 3 saatten fazla uyuyan bebekler, uyandırılarak da olsa, emzirilmelidir.

• Bebeğin memeye doğru şekilde yerleştiğinden emin olmalıdır. Bunun için bebek ağzını tam olarak açmalı ve meme ucu çevresindeki kahve renkli bölgeyi tamamen ağzına almalıdır. Bebeğin çenesi memeye gömük, alt dudak hafif dışa kıvrılmış pozisyonda olmalıdır.

• Emzirmeden önce veya sonra bebeğe mama, şekerli su ve diğer besinleri vermekten kaçınılmalıdır.




• Emzirme döneminde bebeğe biberon verilmemeli ve hatta ilk haftalarda emme şaşkınlığını önlemek için emzik bile kullanılmamalıdır.

• Hamilelik döneminde olduğu gibi anneler kendilerine özen göstermeli, dengeli beslenmeli, günde 2-3 litre sıvı tüketmelidir. Anneler, ayrıca yeterince dinlenmeli, moralini yüksek tutmak için eşinden ve çevresinden yarım almalıdır.


ÇALIŞAN ANNELER DE BEBEKLERİNİ EMZİREBİLİR!Günümüzde birçok anne, emzirme döneminde çalışma hayatına geri dönmektedir. Amerikan Hastanesi Çocuk Polikliniği’nde yapılan bir araştırma sonucuna göre; annelerin yüzde 59’u, doğumdan ortalama 5 ay sonra çalışmaya başlamaktadır. Çalışan ve çalışmayan annelerin toplam emzirme sürelerine bakıldığında, arada belirgin bir farklılık olmadığı saptanmıştır. Bu sonuç, bilinçli hareket eden annelerin, çalışmaya başladıktan sonra da başarılı şekilde bebeklerini emzirebileceğini göstermektedir.


EMZİREN ANNELERE İŞE BAŞLARKEN ÖNERİLER:• İyi emen bir makine edinilmelidir.

• Eğer annenin sütü çoksa, işe başlamadan önce günde en az bir kez süt sağılarak, ufak bir depo oluşturmalıdır.

• İşyerinde süt sağmak için uygun bir ortam sağlanmalıdır. Bu konu için gerekli izinler alınmalıdır.

• 3-4 saatte bir sağılan süt, buzdolabında saklanmalı; eve götürülürken, buz kalıpları arasında özel soğutuculu bir çantada taşınmalıdır.

• Elde edilen sütler, saklama poşetleri içinde buzdolabında 24 saat, iki kapılı buzdolabının buzluğunda 3 ay, derin dondurucuda 6 ay saklanabilir. Süt saklama poşeti içinde bulunan sütler, bebeğe verilmeden önce ılık su dolu bir kap içerisinde ısıtılabilir.

• Isıtılan süt; kaşıkla, bu amaçla üretilen küçük plastik kadehlerle bebeğe verilmelidir. Bebek sütü bu şekilde almıyorsa, biberon da kullanılabilir.

• Yakınlık hissi için anneler, bebeğin fotoğrafını veya bir giysisini işyerine götürülebilir.

• Anneler, evden çıkarken ve işten döner dönmez bebeğini emzirmelidir.

Kanser : Vulva Kanseri ve Tedavileri

Kanser : Vulva Kanseri ve Tedavileri Tedavisi ;

Vulva Kanseri

Vulva vajina girişinde büyük ve küçük dudaklar ve klitoristen (bızır) oluşan bir organdır.Kadın kanserlerinin %4’ünü oluşturur.Daha çok b




Kanser : Vulva Kanseri ve Tedavileri Tedavisi ;

Vulva Kanseri





Vulva vajina girişinde büyük ve küçük dudaklar ve klitoristen (bızır) oluşan bir organdır.Kadın kanserlerinin %4’ünü oluşturur.Daha çok büyük dudaklarda görülür.








BELİRTİLER:

Genel olarak hastalar uzun süren kaşıntı, ben oluşumu, ülser ve siğilimsi şişlikler , bazan da kasıkta oluşmuş bezeler nedeniyle başvururlar. Vajen (hazne) girişinde herhangi bir siğil, ben, ülser, renk değişikliği veya şişlik ortaya çıkması halinde derhal doktora başvurulmalıdır.Doktor direk gözle veya vulvoskopi (bir tür mikroskop ile büyüterekve boyalar sürerek ) ile muayene eder ve mutlaka doku örneği alarak ( biopsi ) tanı koyar.








NEDEN OLABİLECEK veya RİSK FAKTÖRLERİ:

·Human Papilloma Virus (HPV) enfeksiyonu (İnsan Siğil Virusu ile oluşan siğiller)
·Sigara
·Her türlü bağışıklık sisteminin baskılandığı durum
·Şişmanlık
·Şeker Hastalığı










KANSER ÖNCÜSÜ HASTALIK:

Vulvar Intraepitelyal Neoplazi(VIN) denilen durum kanser olmayan ancak ileride kansere dönüşebilen bir hücresel bozukluğu tanımlar. Bu aşamada yapılan tedaviler veya bazı hafif bozukluklarda kendiliğinden bu durum düzelebilir. Ayrıca vulvar distrofi denilen durumda hücrelerdeki bozukluk düzeyine göre %1-15 oranında kansere dönüşebilmektedir. Genellikle öncü lezyonlar çok belirgin bulgular vermezlerse de her türlü ;
·Kaşıntı
·Renk değişikliği
·Yaralar
·Siğiller
·Benler
gerekirse biopsi alınarak araştırılmalıdır.








TARAMA :

Vulva kanseri için uygun bir tarama yöntemi tanımlanmamıştır.Ancak zaten dışarıda olan olması nedeniyle hastalar genellikle erken evrede doktora başvurmaktadırlar.







TANI:

Tanı için vulvadaki tüm şüpheli dokulardan çıplak gözle veya vulvoskopi altında (özel bir mikroskopla 4 - 60 kez büyütme sağlanarak) parça (biopsi) almak ve patolojik inceleme şarttır.




TEDAVİ :

Erken tanı konulduğunda daha küçük bir ameliyatla daha uzun bir yaşam sağlanabilir.

Tedavide

·Cerrahi
·Radyoterapi (x-ışını)
·Kemoterapi (ilaç) tedavisi uygulanabilir.
Ortalama 5 yıllık sağ kalım oranı %70 kadardır. Erken evrelerde 5 yıllık yaşam şansı %90’larda iken, hastalık ilerledikçe bu oran %18’e kadar düşer
Devamı…
Şehirde ve kırsal kesimde yaşayanların beyninin farklı tepki gösterdiği belirlendi.

 Almanya’nın Heidelberg Üniversitesi’nden Prof. Andreas Meyer-Lindenberg ve ekibinin yaptığı araştırma, beyindeki duygu ve kaygıyı düzenleyen iki bölgenin, şehirde yaşayanlarda stres altında ya da tartışma ortamında daha fazla etkin hale geldiğini gösterdi.
Endişe duymaları için zihinden zor hesaplamalar yapmaları istenen, kırsal kesimde ve büyük şehirlerde yaşayan 50 kişinin beyin görüntülerini inceleyen bilim adamları, stres durumunda şehirde yaşayanların beyninin "amigdala" ve "cirgulate cortex" bölgelerinin etkinliğinin arttığını vurguladı.
Bu bölgelerin aşırı etkinleşmesinin ruhsal sorunlara neden olabileceğine dikkati çeken Meyer-Lindenberg, sosyal parçalanma, gürültü ve kalabalığın ruh sağlığını etkileyebileceğini belirterek, ilerde şehirlerin bu sonuçlar göz önüne alınarak planlanabileceğini söyledi.
Daha önce yapılan araştırmalar, şehirde yaşayanlarda kaygı bozukluğunun olma riskinin yüzde 21, duygu durum bozukluğu riskinin yüzde 39 arttığını göstermişti. Araştırmalarda şehirde doğan ve yaşayanlarda şizofreni riskinin iki kat fazla olduğu da ortaya çıkmıştı.
 

Milliyet Sağlık
Kara üzüm maskesi tıklayın Cilt canlandırıcı Ballı maske tıklayın Yüz ve dekolte için maske tıklayın Güneş lekelerine maske tıklayın Cilt beyazlatıcı maske tarifi tıklayın Cilt beyazlatıcı papatya maskesi tıklayın normal ciltler için



Kara üzüm maskesi tıklayın
Cilt canlandırıcı Ballı maske tıklayın

Yüz ve dekolte için maske tıklayın

Güneş lekelerine maske tıklayın

Cilt beyazlatıcı maske tarifi tıklayın

Cilt beyazlatıcı papatya maskesi tıklayın

normal ciltler için maske tıklayın

hassas ciltler için maske- 2 tıklayın

hassas ciltler için maske tıklayın

tüm cilt tipleri için maske tıklayın

karma ciltler için Maske-1 tıklayın

karma ciltler için Maske-2 tıklayın

karma ciltler için Maske-3 tıklayın

makyaj öncesi maske-1 tıklayın

makyaj öncesi maske - 2 tıklayın

Yorgun ciltler için maske tıklayın

İri gözenekli ciltler için maske tıklayın

Yağlı ciltler için maske tıklayın

Cilt onarıcı maydanoz maskesi tıklayın




Cilt onarıcı mayonez maskesi tıklayın

Olgun ciltler için armut maskesi tıklayın

Dekolte ve Göğüsler için yosun maskesi tıklayın

parlak bir cilt için bezelye maskesi tıklayın

Yüz Sıkılaştırma ve Gerdirme Maskesi tıklayın

Kırışıklıklar için lavantalı maske tıklayın

Boyun Kırışıklığı için maske tıklayın

Daha Parlak Ve Canlı Bir Cilt İçin Maske tıklayın

Cilt beyazlatıcı maske -2 tıklayın

Cilt beyazlatmak için domates maskesi tıklayın

Güneş yanıkları için maske tıklayın

Sivilceler için Domates maskesi tıklayın

Ballı el bakım maskesi tıklayın

sağlıklı ve canlı bir cilt için salatalık maskesi tıklayın

ciltteki çöküntü ve kırışıklıklar için bal maskesi tıklayın

Ahmet Maranki cilt bakımı için yumurta-havuç maskesi tıklayın

Ahmet Maranki Yağlı Cilt temizleyici yulaflı cilt maskesi tıklayın

7 Gün Sağlık
Bu yazıyı RSS haricinde başka bir sitede okuyorsanız
http://www.7gunsaglik.com/ dan çalıntıdır.

Spermler tehlikede mi?

Cep telefonlarının insan üreme sürecini etkileyip etkilemediği henüz bilinmiyor çünkü dünyadaki genç erişkin kadın ve erkeklerin neredeyse tamamı cep telefonu kullanıyor.

 Bu durum, kontrol grubu oluşturulmasına engel oluyor
Çevre sağlığına yönelik tehditler konusunda dünyanın önde gelen uzmanlarından Devra Davis’in yazdığı, İnno Yayıncılık’tan çıkan ‘Cepteki Tehlike’ kitabı, radyasyonun insan vücudundaki hücrelere nasıl zarar verdiğini kanıtlarla ortaya koyuyor.
Cleveland Kliniği’nde araştırmacılar spermlerin radyo dalgalarından nasıl etkilendiğini gösteren bir çalışma yaptı. Bu çalışma, 2008 yılında “Cep telefonları sperm sayısını düşürüyor” başlığıyla yayımlandı. Ashok Agarwal, androloji  (erkek üreme sistemi biyolojisi) alanında dünyanın en önde gelen uzmanlarından. Kliniğin androloji laboratuvarı ve üreme doku bankasının direktörlüğünü yürüten Agarwal’ın çalışmaları merakımızı giderir nitelikte...
Spermler deforme oldu
Klinik ortamda 364 erkeğin incelendiği çalışmanın sonuçları şöyle: En düşük seviyede sperm sayısına sahip erkekler belirgin olarak cep telefonlarını vücutlarında; çoğunlukla ceplerinde taşıyanlardı. Bütün bu ölçütlere göre hiç cep telefonu kullanmayan erkekler, 2-4 saatten fazla kullananlardan çok daha fazla sağlıklı spermlere sahipti. Dahası dört saatten fazla kullananların spermleri en az sayıda ve en sağlıksız olanlardı. Bu 364 erkeğin yarısı günde en az iki saat telefondaydı.
Agarwal’ın ekibi, sonuçlara ulaşmak için çok akıllıca bir taktik geliştirdi. Klinik gönüllülerinden 34 tanesinin spermleri laboratuvara alındı ve iki parçaya bölündü. Ayrılan parçanın birine, bir erkeğin yumurtalıklarıyla cebi arasındaki mesafeden radyasyon uygulandı. En yüksek seviyede cep telefonu radyasyonuna maruz kalan spermler, en çok deforme olanlardı ve en kötü yüzme yeteneğine sahiplerdi.  Clevelandlı araştırmacılar sonuçlarına alışıldık bilim diliyle “Öncü” diyerek daha fazla araştırma için          çağrı yaptı.
Yedi ülke araştırıyor
Radyo frekans sinyallerinin spermleri etkilediğini söyleyen tek araştırmacı Agarwal değil. Cleveland Kliniği sonuçları ne tek, ne de araştırmacıların düşündüğü gibi ilk. Bu yüzyıla geçtiğimizden beri, cep telefonu radyasyonunun insan ve fare spermlerini ciddi şekilde ayrıştırdığını ortaya koyan çeşitli çalışmalar var. Avustralya, Japonya, Macaristan, Polonya, Türkiye, Çin ve ABD’de bağımsız bilimsel raporlar var.
2010 yılında Cambridge Üniversitesi’nden ödüllü profesör John Aitken, test tüpü içerisindeki insan sperm kültürlerini, cep telefonu tarafından yayılabilecek seviyede radyo frekans radyasyonuna maruz bırakma şeklinde bir seri proje raporladı:
‘Erkek tohum hücrelerinin tanımlanması ve ayrıştırılması incelemesi’.
Tam olarak neyi etkiliyor?
Cep telefonu radyasyonunun X-Ray’de olduğu gibi sperm DNA’sını doğrudan tahrip etmediği biliniyordu. Keşfedilense, cep telefonu radyasyonunun, spermin yumurtalıktan çıkıp yumurtayı döllemeyi gerçekleştireceği güvenli bölgeye kadarki uzun maratonu yüzmek için gerekli kudretini zayıflattığıydı. Bütün bu hareket için gerekli enerji, sperm içindeki mitokondrial hücreden geliyor.
Eğer cep telefonu radyasyonuna maruz kalırlarsa bu hücreleri bir arada tutan elektronlar yerlerinden kopup ayrılıyor böylece tehlikeli serbest radikaller oluşuyor. Bunlar, spermlerin gücünden çalıyor.

Dünyadan araştırmalar
Hindistan’daki Meleka Manipal Medical College’ın yakın zamandaki deneyi, özellikle kaygı verici. Bilim insanları, üç aylık kobay farelerin kafeslerinin altına üç gün boyunca 900-1800 megaherz frekansta çalışan cep telefonları koydu.  Farelerin kanında serbest radikaller üredi, sperm sayıları düştü ve erkeklik hormonları azaldı.
Elektromanyetik radyasyon konusunda Yunanistan’ın önde gelen araştımacılarından Lukas Margaritis, meyve sineği drosophila’yı kullanarak, cep telefonu radyasyonunun bu sevimli, doğurgan küçük sineğin üreme organlarındaki hücreleri öldürebileceği kanaatine vardı. Uzmanlar, olağanüstü bir sabırla ve mikroskoplarla bu küçük sinekciğin yumurtalıklarını ayrıştırdılar.
Sonuç, diğer araştırmalarla aynıydı: serbest radikaller ve sperm sayısı düşüklüğü.
Elbette insanlar fare değil. Fakat insan ve kemirgen genom projelerinin teyit ettiği gibi derin ve önemli yönlerde eşleşiyoruz. Genetik evrim bize köpek ve tavuklara oranla kemirgenlerle daha fazla gen paylaştığımızı söylüyor.
Paylaştığımız önemli miktarda sessiz mutasyondan şimdi biliyoruz ki bilimin olasılık olmasından çok eski bir noktada, yaklaşık 85 milyon yıl önce, kemirgenler ve insanlar ortak atalara sahipti.

Milliyet Sağlık